Allahumme salli ala Muhammed’in ve Al-i Muhammed ve accil ferecehum vel an ada ehum. Okuyun! Ziyareti Aşura Ziyareti Aşura Ziyareti Aşura. Okuyun! Ziyareti Camieti Kebire Ziyareti Camieti Kebire Ziyareti Camieti Kebire. Kılın! Gece Namazı Gece Namazı Gece Namazı. ( İmam Mehdi Eccelallahu Taela Ferecehu Şerif )

21 Ocak 2012 Cumartesi

HAZRETİ MUHAMMED SALLALLAHU ALEYHİ VE ALİHİ VE SELLEM GURBAN OLDUĞUMUN GERÇEK KATİLLERİ

Allahumme salli ala Muhammed’in ve Al-i Muhammed ve accil ferecehum vel an ada ehum. Ezelen ve Ebeden ve Daimen ve Sermeda...



İbnü'l-Esîr, el-Kâmil adlı eserinde, ibni kesir elbidaye velnihaye adlı eserinde, şia’dan Elkummi tefsirinde, Ayyaşi yine tefsirinde Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğumun zehirlenme so...nucu şehid edildiğini sağlam dayanaklarla belgelemişlerdir.Muhalifler, Hayber savaşından sonra Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğumun Yahudi bir kadın tarafından zehirli yemek verilip zehirlendiğini rivayet ediyorlar ki bu da gerçekle ilgisi olmayan bir iddiadır. O zaman muhalifler neden bu iddiada ısrar ediyorlar? Neden Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğumun o Yahudi kadın tarafından zehirlendiği iddiasında bu kadar ısrar ediyorlar? Çünkü bu yalanlarıyla gerçek katilleri gizlemeye çalışıyorlar. Gerçek katilleri gizleme adına uydurdukları yahudi kadın zehirledi düzmecesinde bile cevap veremeyecekleri çok sorular var. Bir peygamber (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum) ki düşünün yahudilerle savaş halinde olsun ve yine o yahudilerden olan bir kadının evine üstelik ordusuyla yemeğe gitsin. İçinde zehir olan yemekten yediğinde rivayet edildiği gibi cebrail haber vermekte geç kalmış olsun? İmam aleyhisselam gurban olduğum buyuruyor ki; Yalancıda akıl olmaz. Yalanlarının ne kadarda ucuz olduğu ortada. Doğrudur Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum yahudi bir kadın tarafından zehirlendi ama söylendiği gibi hayber savaşı sonrası yahudi bir kadın tarafından değil.
Müşriklerin ana diye bağırlarına bastıkları cibtin ve tagutun kızları tarafından (ALLAH cümlesine lanet etsin. Ezelen ebeden daimen sermeda) zehirlenmek suretiyle şehid edildi.
Hayber şavaşı sonrası yahudi bir kadın tarafından zehirlendi sözünü ise; Aişe’nin lanetullah aleyh'in iddialarına dayanarak bu iddiayı öne sürüyorlar.
Aişe,lanetullah aleyh Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum hayber fethinden sonra yediği zehirli yemek yüzünden (şehadetinden 4 sene önce) şehid olduğunu rivayet etmiştir.

Buhari Aişe’den lanetullah aleyh rivayetinde:
Aişe lanetullah aleyh dedi ki: Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum ölümüne sebep olan hastalığı hakkında buyuruyordu ki;
Ya Aişe, lanetullah aleyh “Hayber’de yediğim yemeğin elemini hala hissediyorum, Bütün bu belirtilerin ve sağlık çöküntüsünün sebebi o yemektir”.
Yani; “Hayberde yediğim o yemekteki zehir vucudumu yıprattı ve şimdiki hale geldim, sağlığım çöktü ölüm derecesine geldim”, mealinde sözler.
Tabii ki gerçekler Aişe’nin lanetullah aleyh bu iddialarını yalanlıyor. Çünkü Hayber’den sonraki 4 senede Resulallah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğumun sağlığı yerindeydi ve rutin dışı hiçbir şikayet ve rahatsızlığına dair bir kayıt yoktu.
O zaman nasıl Aişe lanetullah aleyh Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum hakkında böyle iddialarda bulunuyor, hani nerde bu belirtilerin olduğuna dair kanıtlar? YOK…
Sonra ve gerçekte biz, Aişeye lanetullah aleyh neye dayanarak inanalım? Aişe lanetullah aleyh Güvenilirmidir? Aişenin lanetullah aleyh hadisine güvenilebilir mi?
Peygamber sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğuma yalan söylediğini açıkça kendi ağzıyla itiraf eden bir kadına güvenebilirmiyiz?
Ve sıradan bir insana değil, Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum gibi yüce bir şahsiyete günahından korkmadan yalan söylediğini itiraf etmiştir.
Bunun için megafir hadisine bakalım:
Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğumun zevcelerinden Zeynep bint cahş rahmetullah aleyh’in evinde Bal şerbeti içerdi. Aişe’de lanetullah aleyh bunu kıskanır ve Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğuma “senden megafir kokusu alıyorum” der. (Megafir güzel tadı olan ama kötü kokulu bir maddedir.) O Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğumun Zeynep b. Cahş’ın rahmetullah aleyh’in evinde bal şerbeti içtiğini biliyordu. Kendi ağzından itiraf ediyor ve diyor ki: Ben ve hafsa işbirliğine girdik, Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum kimin odasına girerse O, Resulullah’a sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum “senden megafir kokusu alıyorum” diyecekti ki peygamber sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum darılıp bir daha Zeynep rahmetullah aleyh’in odasına gitmesin ve ondan bal şerbeti içmesin diye.
Eğer ortada Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğuma bile yalan söylemeye hazır bir kadın varsa, biz nasıl O’na inanıp ve bize yalan söyleyemeyeceğine inanalım?
Biz kimiz ki bize yalan söylemesin?
Tabiinleri ve sevenleri Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğumun O’nu “küfrün başı” olarak vasfettiğini rivayet ederken, biz nasıl O’na güvenelim? Sadece küfür değil, küfrün başı. Ve O’nu “şeytan’ın boynuzu” olarak da vasfetmiştir.
İbni Hanbel müsned’inde 2. cilt 23. sayfada İbni Ömer’den lanetullah aleyh rivayet ediyor, Rivayet ibni Ömer’den Muhaliflerin sevdiği bir adamdan, Hasan ve Hüseyin aleyhisselam gurban olduklarımdan değil, Selman , mikdat’tan değil, Ömer bin hattab oğlu abdullahtan.
Diyor ki:
Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum Aişe’nin lanetullah aleyh evinden çıktı ve buyurdu ki; “Küfrün başı Ondandır, buradan Şeytan’ın boynuzunun (malum fitne) çıkacağı yerden”. Eğer Aişe lanetullah aleyh Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğumun vasfetmesi ve onların ikrarlarıyla “küfrün başı ve şeytanın boynuzu” ise, neye dayanarak bizden O’na inanmanızı ve güvenmemizi bekliyorlar?
Daha da kötüsü biz Kuranın kendisini zemmetmek için indiği bir kadına nasıl itaat edelim, inanıp güvenelim? Sadece zemmetmekte değil, Kuranda O ve arkadaşının (hafsa) Günahkar, hatalı, kafir, münafık oldukları tahrim suresinde sabittir.
Bütün İslam mezhepleri, ekolleri Tahrim suresinin, Aişe lanetullah aleyh ve Hafsa lanetullah aleyh hakkında indiği konusunda ittifak halindedirler.

Ayetlere bakalım:
Eğer sizler (Aişe lanetullah aleyh ve Hafsa lanetullah aleyh ) Allah'a tevbe ederseniz (sizin için hayırlı olur); çünkü kalbleriniz eğrilik gösterdi.(haktan saptı) Yok eğer ona karşı birbirinize destekçi olmağa kalkışırsanız, artık Allah, Onun mevlâsıdır; Cibril de ve mü'minlerin salihi de. Bunların arkasından melekler de onun destekçisidirler.

(müminlerin salihi kavramını Sünni müfessirle, “müminlerin en Salihleri” olarak tefsir ederler ama yanlıştır. Ayet’in orijinalinde çoğul ifade yoktur, tekil ifade vardır “salihil muminin” Müminlerin emiri diye de yorumlanabilir. Bu durumda bunun gerçek manası ehlibeyt imamları aleyhisselam gurban olduklarımın buyurdukları gibi İmam Ali aleyhisselam gurban olduğumdur.
Belki onun Rabbi, -eğer o sizi boşayacak olursa- ona sizin yerinize sizlerden daha hayırlı Müslüman, Mü'min, gönülden itaat eden, tevbe eden, ibadet eden, oruç tutan, dul ve bakire eşler verir.

ki , sahabe adı verdikleri mücrimlerin hayranı bir Wahhabi gelip bize, “Aişe beşerin en hayırlısıdır kadınların en hayırlısıdır, efdal insandır, kuran, gökten onu tebri etmek için 7 kat gökten indi (ifk olayında) vs”. demesin, gerçekle alakasız şeylerdir.
Kuran O’nu zemmetmek, uyarmak gizlediği gerçek yüzünü açığa vurmak için indi, (söz konusu ayetlerde). Ama asıl sorun, bu ümmetin çoğunluğu yalanlarla aldatılmışlar.
Herhangi insaflı, akıllı Müslüman biri tahrim suresini önyargısız olarak aklıselimle okursa, Aişe lanetullah aleyh ve hafsa’ya lanetullah aleyh o itibarı ve değeri vermekten vazgeçer.
Belki onun Rabbi, -eğer o sizi boşayacak olursa- ona sizin yerinize sizlerden daha hayırlı, Allahu Teala bu ayette açıkça, üzerine basa basa, aleni olarak Aişe lanetullah aleyh ve Hafsa’dan lanetullah aleyh daha hayırlı kadınlar olduğunu ispat etmektedir… (taberinin kulakları çınlasın)…
O kadınlar nasıl kadınlardır? Ayet onları vasfediyor. Bakalım, ayet önümüzde:

1- Müslüman, bu ayetin muhatapları Aişe lanetullah aleyh ve Hafsa lanetullah aleyh demek ki, kafirdirler.
2- Mümin ; bu ayetin muhatapları Aişe lanetullah aleyh ve Hafsa lanetullah aleyh demek ki, Münafıktırlar.
3- Gönülden itaat eden (kanitat)-Allah ve resulune- bu ayetin muhatapları Aişe lanetullah aleyh ve Hafsa lanetullah aleyh demek ki, itaatkar değiller.
4-tevbe eden, bu ayetin muhatapları Aişe lanetullah aleyh ve Hafsa lanetullah aleyh demek ki, tövbekar değiller, ki tövbe uyarısından sonra onların tövbe ettiklerini ispat eden, belgeleyen herhangi bir ayet inmemiştir., madem bu kadar mühim kadınlardır ve uyarıldırlar, aklanmalıydırlar.
4- İbadet eden (A’abidat) bu ayetin muhatapları Aişe lanetullah aleyh ve Hafsa lanetullah aleyh demek ki, değiller.
5- Sayihat, Allah yolunda oruç tutan, hicret eden, kısacmia Allah yolunda mücadele eden, bu ayetin muhatapları Aişe lanetullah aleyh ve Hafsa lanetullah aleyh demek ki, değiller. Demek ki bütün bu vasıflar onlarda bulunmayan güzel hasletlerdir.
Eğer Kuran Aişe lanetullah aleyh hakkında bu biçimde inmişse, Allahu Teala onları, günahkar, hatalı, Asi olarak vasfedip Onlarla kendisi arasında savaş ilan ediyorsa…

Ayetlere devam edelim:

Allah, küfre sapanlara, Nuh'un eşini ve Lut'un eşini örnek olarak verdi. İkisi de, kullarımızdan salih olan iki kulumuzun nikâhları-altındaydı; ancak onlara ihanet ettiler. Bundan dolayı, onlara (kocaları) kendilerine Allah'tan gelen hiç bir şeyle yarar sağlamadılar. İkisine de: "Ateşe diğer girenlerle birlikte girin" denildi.
Allah kimlere örnek verdi?
Küfre sapanlara, kimler bunlar?
Ayetin muhatapları ve tahrim Suresinin inmesine sebep olan , Peygamber sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum hakkında küfür eden Aişe lanetullah aleyh ve hafsa’ya lanetullah aleyh. Bu ayette Allah açıkça Aişe lanetullah aleyh ve Hafsa’nın lanetullah aleyh kafir olduklarını ispat ediyor. Ve onlara iki peygamber aleyhisselam eşinin durumlarını örnek vererek, peygamber aleyhisselam eşi olmalarının kendilerine bir yarar sağlayamadığını, kendilerinin de Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğuma karşı aynı biçimde birlik kurmaları halinde o nebilerin hanımları gibi hiçbir şeyin onları kurtaramayacağını Allahın onları kendisinin düşmanı olarak kabul edip gazaba uğratmaktan alıkoymayacağını bildiriyor.

(aytteki kafirlerden maksadın Aişe lanetullah aleyh ve hafsa lanetullah aleyh değil de bütün kafirler olduğunu iddia edecek olanlara, Mevdudi’nin tefhim’ul kuran eserinden şu kısa alıntıyla cevap verelim, tahrim suresi tefsirinde diyorki: Bu bölümde müminlerin annelerine, Üç tip kadın örnek verilmiştir. Birincisi, Hz. Nuh ile Hz. Lut'un (a.s) hanımlarıdır. Şayet iman etmiş olsalardı, Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğumun hanımları gibi, onlar da Peygamber olan kocalarının vesilesiyle Müslümanların anneleri olacaklardı. Ancak onlar tam aksi davrandıklarından, Peygamber hanımı olmalarına rağmen, cehenneme hak kazanmışlardır.- yani hitabın müminlerin annelerinedir-)



Şimdi başa dönelim, Aişe’nin lanetullah aleyh rivayet etmiş olduğu gibi Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğumun Yahudi kadının vermiş olduğu zehirin etkisiyle şehid olduğu hadisinin geçerli olmadığını ve güvenilir olmadığını kabul ediyoruz. Çünkü rivayetin sahibi olan Aişe lanetullah aleyh bizzat kendisinin Sika yani güvenilir ve doğru sözlü olmadığını itiraf ediyor, kendi itirafları yanında da Kuranı kerimde ifade edilen durumları gereği de biz kabul etmiyoruz. Aişe lanetullah aleyh bizde olsun, insaflı aklı başında hiç kimsenin nezdinde olsun güvenilir ve doğru sözlü değildir. Hadisine güvenilmez.



Aişe’nin lanetullah aleyh sözkonusu hadisine güvenmememize sebep olan diğer bir etkende kendisinin, Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğumun şehadeti konusunda kendi kendisini çelişkiye düşürmüş olmasıdır.



Çünkü aynı Aişe lanetullah aleyh Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğumun şehadeti hususunda zehirlenmeden başka normal bir hastalığın sebep olduğunu iddia etmektedir.



O da zatulcenb hastalığıdır.

Muhalifler nezdinde sahih olan bu rivayete göre, Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğumun zehirden değil, zatulcenb denen adi bir hastalık yüzünden vefat etmiştir, bu çelişkidir. Aişe’nin lanetullah aleyh çelişkisi.



İfadelerinde çelişen bir insanın şehadetine güven olmaz, hem o kendini ele vermektedir. Kendine güvenilmez.



Ebu ya’la müsned’inde 8. bölüm sayfa 258.de Aişeden lanetullah aleyh rivayet eder;



Aişe lanetullah aleyh dedi ki: Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum zatulcenb hastalığından vafat etmiştir.

Fakat Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum kendi ağzından bu hastalığın kendisine Allah tarafından reva görülmeyeceğini bildirmiştir. Çünkü bu hastalık şeytani bir hastalıktır.



İbni kesir’in el-bidaye vel-nihaye eserinde 5. bölüm sayfa 244 te Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğumun zatulcenb hastalığı hakkında “Bu hastalık şeytandandır ve Allah bana şeytanı musallat etmez” dediğini rivayet etmektedir.

Yani Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum “benim böylesi bir hastalıktan ölmem muhaldir”(imkan dışıdır) Şeytani, habis bir hastalıktır “Allah bunu bana musallat etmez” demektedir.



Bu durumda Aişe lanetullah aleyh açıkça yalan söylemektedir.



Şimdi de rivayetlerdeki üstü örtülü ifadeleri bulmaya çalışalım, o ifadelerde Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğumun şehadetinde, Aişe’nin lanetullah aleyh kendisinin oynadığı rolü ifade edişine dikkat edelim.



Araplarda bir deyim vardır der ki; fail, mücrim, davranış ve ifadelerindeki çelişkilerle açıkça “ben yaptım beni yakalayın” der. Çünkü o gerçekte bir suç işlemiştir ve ne kadar gizlemeye çalışsa da gizleyemez kendini ele verir. Aişe lanetullah aleyh de böyledir, nakledeceğimiz rivayetlerde Aişe lanetullah aleyh bunu söylemektedir, adeta ben yaptım beni yakalayın demektedir.



Buhari 8. bölüm 42. sayfada ve müslüm sahihinde 7. bölüm sayfa 42 de Aişe’nin lanetullah aleyh şöyle dediğini rivayet etmektedirler.



Resulullah’a sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum hastalığında ilaç verdik (lededna resululah fi maradih) Arapçada buna “LED” denir, bir insan hasta halde yatağa uzandığında ağzının iki tarafına bu ilaç konur ve acımtırak tadı vardır.

Aişe lanetullah aleyh diyor ki: Resulullaha sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum ilaç verdik, o bize (biz’den kasıt, kendisi ve işbirliği yaptığı peygamber zevceleri)“bana ilaç vermeyin “ anlamında işaret ediyordu. Biz de “bu, hastanın ilaca karşı hoşnutsuzluğu diye düşündük” . zorla da olsa istemese de, bize kızsa da ona ilaç vermeliyiz diye düşündük, diyor.



Yani Resulu Ekrem sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum onlara “bu ilacı ağzıma koymayın istemiyorum, bana faydası yok” diyor, Onlar ise “yok yok nebi ilaçtan hoşlanmıyor onun için tepki gösteriyor”, diyorlar. Sanki Nebiyyullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum haşa haşa haşa estazubillah 63 yaşında bir yetişkin değil de, neyin ona faydası var neyin yok bilmezmiş de Aişe lanetullah aleyh ve hafsa lanetullah aleyh O’nun iyiliğini ondan daha fazla düşünüyorlar da, ona zorla ilaç veriyorlar.



Acaba neden?





Devamla: baygınlığından uyanınca Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum “ Size bana ilaç vermemeniz hususunda nehy (men) etmedim mi? Diye buyurdu?

Aişe lanetullah aleyh rivayeten arz ediyor ki; biz yine (hastanın ilaca karşı olan doğal hoşnutsuzluğu diye arz ettik).



Bunun üzerine Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum “hepiniz o ilaçtan alacaksınız hem de benim önümde, sadece Abbas amcam hariç O sizinle değildi” diye buyurdu. Neden Abbas hariç?. Bunun için Aişe’nin lanetullah aleyh başka rivayetlerine bakalım.



Aişe lanetullah aleyh başka rivayetlerde diyor ki; Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum baygınlığından uyanıp, “ağzıma bu ilacı kim koydu”? diye sorduğunda, biz ağzına ilaç konulması işinde amcası Abbas’ı suçladık, dedik ki; “Amcan Abbas sende zatulcenb hastalığı olmasından korktu da ondan sana bu ilacı verdi” dedik ,

Ama Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum onları yalanladı ve böylece onlarında ağızlarına bu garip maddenin konulması cezasını verdi. ŞİMDİ BU VERİLER IŞIĞINDA OLAYLARI BİRBİRİNE BAĞLAYIP GERÇEĞE ULAŞMAYA ÇALIŞALIM. Biraz sabır…



Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum eğer kendisine verilen bu madde (bu ilaç) kendisinin iyiliği içinse, neden onlara kızıp aynısıyla mukabele etti?



Neden onlara bu cezayı verdi, Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum haşa haşa haşa estazubillah çocuk mu da onlara böylesi bir ceza verilmesini ve bu ilacın onlarında ağızlarına konmasını emretti?



Bu ifadelere dikkat edelim, aişe lanetullah aleyh kendisi, kendi kendine itiraf ediyor peygambere sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum bu operasyonu yaptığını belirtiyor, hem de, peygambere sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum eziyet ederek ve peygambere sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum Asi olarak bu eylemi gerçekleştirdiğini itiraf ediyor, sadece bu itirafı O’nun şu an cehennemde olduğunu ispat etmeye yeter delildir. Neden?

Kuran var bakın ne diyor: Allah ve Resulune karşı gelenlerin yeri cehennemdir ve orada sonsuza kadar kalacaklardır. (Nisa suresi 14. ayet). Yorumumuz çok ağır bir iddia gibi görünebilir, ama Aişe lanetullah aleyh “Resulullahın sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum onları bu maddeyi ağzına koymalarından ısrarla nehyettiğini” ikrar ediyor ve yine kendisi ikrar edip “biz Resululaha sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum rağmen, nehy etmesine rağmen, ona zorla bu ilacı verdik”diyor. O zaman?

Bu da peygambere sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum isyandır, lam’ı Cim’i yoktur bunun. Ayetin hükümlerini Aişe’nin lanetullah aleyh amellerine tatbik ettiğimiz zaman Aişe’nin lanetullah aleyh şu andaki mekanını buluruz, cennette mi Cehennemde mi?


Peygamber sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum ağzına konulan bu madde nedir? Aişe bunun masum bir İlaç olduğunu ısrarla iddia ediyor. (kime inanacağız, Aişe’ye mi lanetullah aleyh, Resulullah’a mı? sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum)

Şu ana kadar Onların kaynaklarından naklettiğimiz karineler, deliller o maddenin salt ilaç olmadığını gösteriyor.


İlaç’tan öte bir şey olduğu Şüphesizdir.



En büyük ve sağlam delil, Resulullah’ın sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum kendisine baygınken verilen bu ilacın, kendisine verenlerin ağzına aynı şekilde verilmesini istemesidir, bu, Resulullahın bu ilacın kendisi için zararlı olduğunu ve kasti olarak verildiğine bildiğini gösteriyor (bu da O’nun aslında Aişe lanetullah aleyh ve hafsaya lanetullah aleyh güvenmediği ve onların iyi niyetinden şüphe ettiğini gösterir – aişe’yi örnek Müslüman kadın olarak tanıtan Y.N.Öztürk ve N. Hatipoğlu’nun kulakları çınlasın-)



Resulullahın sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum kendisi için zararlı olduğuna inandığı bu maddeyi ağzına koyanlara aynısıyla mukabele etmesi bu maddenin kendisine vereceği zararı onlara da verdirmek istediğini, bu yüzden kendi gözleri önünde olması şartıyla bu maddenin Aişe lanetullah aleyh ve hafsanın lanetullah aleyh ağzına konulmasını emrettiğini gösteriyor. Yoksa o çocuk değildi ve bu maddenin ağzında yarattığı acı tadı onlara da tattırmak için yapmadı. O’nu çocuklar yapar ancak, aklı baliğ olmayanlar.



O zaman o madde neydi??



Şüphesiz ZEHİR idi…



Çünkü bu olaydan hemen sonra Resulullahın sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum sağlığı iyice kötüleşti ve 3 gün içinde şehid oldu. Şüphelerin somutlaşması için Usame ordusu kıssasını hatırlayın.ordu neden ve nasıl ve niçin sefere çıkmakta gecikti?(ilerde kanıt olarak akli delilleri sunmaya devam edeceğiz).



Şimdi bu konuda gerçeği bilmek istiyoruz, kime başvuracağız?



“ben sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum ilim şehriyim, Ali’de aleyhisselam gurban olduğum O’nun kapısıdır”,



“aranızda ki ağır emanet bırakıyorum, biri kuranı kerim, diğeri de ıtretim ehlibeyt’im”

o zaman Itreti şerife’ye gidelim.



Bakalım bu konu ile alakalı bize ne demişler, bize ve bu Aldatılmış ümmete ne gibi bilgiler ulaştırdılar ceddleri Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum ile alakalı.



Bu olayla alakalı hakikatler, bu ümmetten gizlenen hakikatlerden bir tanesidir, masum imamlar aleyhisselam gurban olduklarım cedleri Resulullahın sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum bu 4 kişi tarafından işbirliği içerisinde ağzına zehir konulması suretiyle katledildiğini bildirdiler.



Bu 4 kişi; Aişe lanetullah aleyh ve Hafsa lanetullah aleyh, babaları Ebubekir lanetullah aleyh ve Ömer’in lanetullah aleyh emriyle.



Bu rivayetlerden birini büyük müfessir Muhammed ibni mes’ud el ayyaşi rivayet etmiştir.



Bu adam Hicri 3. y.y. sonlarında yaşamış eski bir alimdir ve başta muhaliflerin (Sünni) sayılı alimlerindendi, sonra hidayete erdi ve ehlibeyt –aleyhumasselat vel selam ecmain- medresesine tabi oldu.

“Ayyaşi tefsiri” adıyla bir kuran tefsiri te’lif etti.



Tefsirinde, 1. bölüm 200. sayfada Abdulsamed ibni beşir’den, (imam Caferi Sadık aleyhisselam gurban olduğumun ashabından) rivayetle, diyor ki:

İmam Caferi Sadık aleyhisselam gurban olduğum mecliste bulunanlara buyurdu ki; “Resulullah’ın sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum eceliyle mi öldüğü veya katledildiği hususunda bilginiz var mı? Allah buyuruyor ki; Ölür veya öldürülürse topuklarınız üzerine geriye dönersiniz. (ayete işaret ediyor).



Ve, Ölümden önce zehirlendi” dedi.



Dikkat edelim (Arapça aslında: summah kablel mevt) ölümden önce zehirlendi, (ölümden 4 sene evvel değil).



Onlar O’na içirdiler. dedi



(asıl anlam burada). Arapça lafızla imam aleyhisselam gurban olduğum “inehuma sakatah” diye buyurdu. “İnnehuma sakayah” dese, eril çoğul –müzekker zamire- işaret etmiş olacaktı. “İnnehe sakatah” dese dişil tekil –müennes zamire işaret etmiş olacak –(o zaman belki hayberdeki Yahudi kadına nispet edilebilirdi). Ama imam aleyhisselam gurban olduğum ısrarla “innehuma sakatah” diye buyurarak dişil –müennes çoğul -zamire işaret ediyor, (iki kadın veya daha fazla).



Biz dedik ki; (a.samed bin Beşir, diyor) “onlar (Aişe lanetullah aleyh ve hafsa lanetullah aleyh) ve babaları (Ebubekir lanetullah aleyh ve ömer lanetullah aleyh) Allah’ın yarattıklarının en kötüleridirler, Çünkü en ağır ve en büyük cinayeti üstlendiler” (peygamberin sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum katli)





Diğer bir rivayet yine Ayyaşi aynı sayfada rivayet eder:



Hüseyin bin münzir’den naklen:

Dedi ki:

Ebu Abdullah imam Caferi Sadık aleyhisselam gurban olduğum’a Arz ettim ki; Ali İmran suresi 144. ayette (""Muhammed sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum ancak bir peygamberdir. O'ndan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya katledilirse siz gerisin geriye döneceksiniz" ) buyurulduğu üzere; Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum öldü mü, öldürüldü mü?



Ölüm mü, katl mi (öldürülme mi)? Hangisi?



İmam aleyhisselam gurban olduğum buyurdu ki: Yani ( yani’yi detaya girmek istemediği için kullandı, malum baskı ortamıydı) ashabı (çevresindeki, sohbetine katılan yanında görünen şahıslar) ne yaptılarsa yaptılar.

Bu haliyle Ehlibeyt aleyhisselam gurban olduklarım kaynaklarında bu 4 şahsiyetin Resulullahı sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum katlettikleri sabit olmuş oluyor.



Bu görüş ve açıklamalar, Ebubekir lanetullah aleyh, ömer lanetullah aleyh, Aişe lanetullah aleyh ve Hafsa’nın lanetullah aleyh kudsiyeti, yüceliği, peygamber sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum nezdindeki uydurma yüce katı hikayeleri ile büyümüş, aldatılmış Sünni bir kardeşimiz için çok uçuk, yalan ve en önemlisi asla kabul edilmez görünebilir. Ama acaba Bu şahıslar bundan beri mi? Değil, buyurun bakalım.



Ömer’in lanetullah aleyh İslam olmadan önce peygamberimizi şehit etmek için evine hücum ettiği ve bütün müminler önünde kimseden korkmadan O’nu şehitetmeye kalkıştığı, sonra kuranı kerim kıraatını duyup yüreğinin yumuşadığı ve islama girdiği rivayet edilir. Bu başlı başına yalan ve uydurma bir hadistir, Ömer’in lanetullah aleyh bu kadar cesur olmadığını UHUD savaşında kaçışından biliyoruz. Bu uydurmadır. Ama o’nu da geçelim bu suikast ömer’in lanetullah aleyh cahiliyyede işlemeye kalkıştığı bir suikastti. Peki göstermelik islamında da Ömer lanetulah aleyh bundan beri midir?







Maalesef değil:



Tebük suikastini herkes bilir.Ömer’in lanetullah aleyh İslam oluşundan ve hicretinden ve mekke’nin fethinden sonra cereyan eden tebük savaşından dönüşte Resulullah’a sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum 12 ashabı tarafından Suikast düzenlenir, suikast Allah’ın izni ve bildirmesiyle gerçekleşmeden engellenir.

Bu suikasti düzenleyen kimlerdir?



İbni hazm adlı Sünni bilgini ElMuhalla adlı eserinde bu konu ile alakalı şunu kaydetmiş:



“Velid bin cemaa; Ebubekir Ömer, Osman, Talha , Sa'd bin Ebu Vakkas ın Resulullaha Tebük seferi dönüşü Suikast düzenlediklerine dair hadisler (dikkat; bir hadis değil, hadisler) rivayet etti”. Sonra Hadisin yorumunda velid bin cemaa’nın hadis ilminden anlamayan, cahil, hadisine güvenilmeyen biri olduğunu, dolayısıyla bu hadisin uydurma olduğunu belirtmiştir.



Ama acaba velid bin Cemaa öyle biri mi?



Ebu Hatim onu "sılahil hadis" olarak vasfetmiş. Aynı kişi İbni Hacer Askalâni'nin Tekrib-i Tehzib'inde sadık olarak anılmış.



Velid ibni Cemaa hakkında İbni Maun ve Uclî "sıka" demişler.



Müslim O’nu hadiste “sika, sika” çok güvenilir olduğunu bildirmiş ve Ondan bir çok hadis nakletmiştir. Bu durumda Sünnilerin büyük ulemalarının referansıyla Velid bin Cemaa’nın güvenilir ve sağlam bir hadisçi olduğunu ve rivayet ettiği hadislerin sağlam hadisler olduğunu görüyoruz.



Bu haliyle, ebubekir, Ömer ve diğerleri Mekke’nin fethiden sonra peygamberi sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum şehit etmeye kalkışmışlardı, bu ilk girişim başarısız olduğuna göre vazgeçip şanslarına küsecek değillerdi. Hem bu suikast “menzilet hadisinin” gerçekleştiği günlerin ertesinde oluyor, yani Resulullah’ın sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum imam Ali aleyhisselam gurban olduğumun yüce faziletlerinden birini tebliğ ettiği olaylardan bir tanesinin hemen ertesinde oluyor.



Tabiî ki Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum bu suikastçilerin kim olduklarını biliyor. Ve Huzeyfe el-yemani’ye bildiriyor. Huzeyfe de “Ya Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum teker teker teşhir edeyim mi “ ? diye arz ediyor.



Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum ; “hayır “ diye buyuruyor.



Abdullatif Uyan adlı bir Sünni Huzeyfe yemani’ye yazdığı şiir görüşlerimizi kanıtlamaktadır, şöyleki bu şiir, tarih kitaplarında bu suikast ile ilgili bilgilerin özet şeklinde şiire dönüştürülmüş halidir, hafife almayalım:

Dar yere yaklaşınca, Resulullah giderken,
Bir münafık gurubu, hücuma geçti birden.
Bu hali görür görmez Huzeyfe-i Yemani,
Onların üzerine hücuma geçti ani.

(Ey Allah düşmanları!) diyerek hem o ara,
Elindeki sopayla vurdu münafıklara.
Yüzleri maskelenmiş o oniki münafık,
Askerin arasına karıştılar o anlık.

Resulullah, onların isimlerini tek tek,
Huzeyfe’ye gizlice bildirerek,
Tembih buyurdular ki Huzeyfe’ye:
(Sakın söylemeyesin bunu başka kimseye.)

Peki tüm bu verilerden ne ders çıkaralım?


1-Ebubekir, Ömer, Osman, Talha, sa’d bin ebi vakkas vs. sahabeler, peygamber sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum doğal şekilde vefat edip yerine Allahın emri üzere Hz. Ali’nin aleyhisselam gurban olduğum Zahirdeki hilafetini engellemek için, kendileri için uygun görünen ortamda peygamberden sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum kurtulup, hilafeti ele geçirmek istiyorlardı.

İlk suikast olarak bildiğimiz (şimdilik tabii, çünkü her geçen gün yeni bilgiler ortaya çıkıyor) tebük suikastinde peygamber sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum Medineden uzakta idi ve O’nu orada şehid edebilselerdi, hemen Medineye dönüp, İmam Ali aleyhisselam gurban olduğum ve sadık sahabeler varmadan teşkilatı kurup hilafeti ele geçireceklerdi. Ama olmadı.



2-Peygamber sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum Kendisinden sonra bu çetenin hilafeti ele geçirmek istediğini biliyordu, bu yüzden vefat etmeden önce Onların bu hayallerinin gerçekleşmesini engellemek için, alelacele, yıldırım bir kararla (ki tarihçiler O’nun hastalanmadan bir gün evvel aniden Usame ordusunun techiz edilmesini ve sefere çıkmasını emrettiği kesinlikle kabul ederler) Usame komutası altında ordu kurulmasını, Ebubekir, ömer , Osman , Talha vs. (teşkilatçılar özellikle) Orduya katılmasını ve hemen sefere çıkmasını emretmişti. Acaba neden bu kadar hızlı karar alıp uygulanmasını istedi? Rum imparatorluğuna ders vermek için der tarih. O doğru ama asıl ders gaspçı, teşkilatçı sözde sahabelere verilmek içindi.

Peygamberin hastalandığını evin içindeki ajanlardan (Aişe, hafsa) alan teşkilatçılar, Resulullahın bu planını belki anladılar, bu yüzden ordunun hareketini engellemek için kaytarmaya başladılar (peygamber şehid olduğu zaman Ebubekir orduda seferde olması gerekirken, medine’nin uzağında bir köyde bir hanımının yanındaydı), Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum alalacele onları hilafetin merkezi olan Medine’den uzaklaştırmak istediğinden hep baskı yapıyor ve ordunun tez zamanda sefere çıkmasını istiyordu, ama sözde sahabeler söyleniyor, sefere çıkmak istemiyorlardı.

Bunun üzerine Resul-u Ekrem sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum orduya katılmakla yükümlü kıldığı sahabeleri toplayarak şu hutbeyi okudu:


"Ey insanlar!" dedi. "Üsâme'yi kumandan tayin ettiğim için bazılarınızın ileri geri konuştuğunu duydum. Benim Üsâme'yi kumandan tayin etmeme itiraz ediyor gibisiniz! Daha önce Üsâme'nin babasını kumandan tayin ettiğim zaman da aynı şeyi yapmıştınız. Vallahi, nasıl babası kumandanlığa lâyık olduğunu göstermişse, Üsâme de babasından sonra kumandanlığa lâyık bir kimsedir.

"Babası nasıl en sevdiğim biri idiyse, Üsâme de en sevdiğim kimselerden biridir. O da, babası da her türlü hayrı işleyebilecek yaratılışa sahip kimselerdir. Onlardan hayırlı işler bekleyiniz. Muhakkak ki Üsâme sizin hayırlı olanlarınızdandır ve bu işe ehliyetli birisidir."

Ve hatırı sayılar derecede tarihçi, hutbenin sonunda:


Allah’ın laneti Usame’nin ordusundan ayrılanların (Arapça lafızla: yani katılmayıp hareket etmesine engel olanlara) üzerine olsun,diye buyurmuştur. (peki seferde olması gerekirken Medine dışında yakalanan ebubekir ne olacak?)

Sefere gidince, Medine’de Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum vefat ederse, hilafet Ali bin Ebu talib’e aleyhisselam gurban olduğumgeçecek diye düşünen teşkilatçılar, ne yaparlardı?

3- Tebük’te yapmaya çalışıp yapamadıkları şeyi, yaparlar. Nedir O?

Peygamberi şehit etmek.

Peki nasıl? Kaleyi içerden fethederek. Nasıl? Aişe ve hafsa yardımıyla. Hatırlayın osman’ın gebertilip yerine kendi akrabasını halife seçtirmek için, Osman’ın ölüm fetvasını veren Aişe, Osman öldürülüp yerine İmam Ali aleyhisselam gurban olduğum halife seçilince ne demişti? “Keşke gökler yere kapansaydı da Ali aleyhisselam gurban olduğum halife olmasaydı, bu halde Aişe’nin imam Ali’nin aleyhisselam gurban olduğum hilafetini engelleyecek bir eyleme başvurması normaldir)

Bu durumda bu teşkilatın medine’den ayrılmadan önce peygamberin işini bitirip, Ali aleyhisselam gurban olduğumve samimi Müslümanlar cenaze ile uğraşırken hilafeti ele geçirmeye çalışmaları gerekiyordu ki öyle olmuştur, peygamberimizin sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum ağzına ilaç koydukları zaman, O’nun gösterdiği tepkiyi hatırlayalım.

Bunun için ne yapmak lazım? Ordunun hareketini engellemek lazımdı ve yaptılar, biri söylendi, biri kışkırttı, biri Medine dışındaki karısının yanına gitti. Ve böylece ordu hareket edemedi.



Ama peygamber sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum onların kurduğu tuzakları biliyordu, ne yaptı? Madem sefere çıkmıyorlar ve benim şehadetimi bekliyorlar hilafet için, o zaman birkaç samimi sahabe önünde Ali’nin aleyhisselam gurban olduğum hilafetini belgeleyecek bir delil bırakayım.

4-malum “Perşembe felaketi veya kırtas olayı”

Peygamberimizin sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum hastalığının ağırlaştığını ve kısa zamanda şehit olacağını gören bazı münafıklar, Usame ordusunu büyük bir talihsizlik ve peygamberin sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum bir stratejisi olarak görmüşlerdi, şimdi seferdeyken Resululah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum şehid olursa, hilafet Peygamberin sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum istediği şekilde İmam Ali aleyhisselam gurban olduğum geçecekti bu yüzden ordunun hareketini engellemek için kaytarmaya söylenmeye başladılar.



Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum onların bu oyununu bozmak istedi, malum zatlar peygamberimizin sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum son durumunun ne olduğunu öğrenip ona göre strateji belirlemek için Resulullahı sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum ziyaret ettikleri esnada bunu fırsat bilen Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum son kez hücceti tamamlamak istedi ve buyurdu ki:

“Bana bir kağıt kalem getirin, size bir vasiyet yazayım ki benden sonra yolunuzdan sapmayasınız”

Oradaki bozuk niyetlilerden bir tanesi, “Resulullahın sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum hastalığı ağırlaştı. Yanımızda Allahın kitabı var. O bize yeter” dedi. (parantez açalım,(Ne ilginçtir, bu sözleri söyleyen şahsın sevenleri ve takipçileri, kendilerini ehli sünnet diye tanıtırlar, ki o sünnet Allah’ın kitabında yazmaz, tamamen Resulullahın sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum uygulamalarıdır, gerçekte sünneti reddeden bu zatı tekfir etmeleri gerekirken peygamberden üstün sayarlar, Ömer’in bu sözünü savunmak için bahane aramaya koyulan muhalif görüştekiler, şu bahaneyi öne sürmekteler, bakın şaşıracaksınız:


Bize göre, Ömeri bu düşünceye sevk eden husus, Resulullahın sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum Hicretin 10. yılı sonunda, yani Zilhicce’nin 18. günü, ölümünden 2 ay 10 gün kadar önceki sözleridir. O zaman Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum şöyle buyurmuştu:

Ey İnsanlar! İyi bilin ki, bende ancak sizin gibi bir insanım. Çok geçmeden, Yüce Rabbimin elçisi (Azrail) bana gelecektir. Bende onun davetime icabet edeceğim. Mutlaka ben size iki kıymetli ve hürmeti ağır şey (es- Sakaleyn) bırakıyorum. Bu ikisinden birincisi, Yüce Allah’ın Kitabı’dır ki onun içinde hidayet ve nur vardır. Allahın kitabına sımsıkı sarılınız.; ikincisi de, Ehli Beytimdir. Ehli beytime muamele hususunda size Allahı hatırlatıyorum.

Resulullahın sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum son zamanlarında söylediği bu ve benzeri hadisi şeriflerde; ümmetin sapıtmaması için iki şeye iyi yapışması tavsiye ediliyor. Kuranı Hakim ve Ehli Beyt veya Kuranı Hakim ve Sünnet… Müslümanlar bu iki şeye sımsıkı sarıldıkları müddetçe sapıtmayacaklardı. Zaten Ali Beytinden muradı da Sünneti Seniyyesi idi.

Bu sözleri söyleyen şahıs Ehlibeyti halife seçimi konusunda söz sahibi etmedi, Ehlibeytin gülü fatıma’nın selamullah aleyha evini yakmaya kalkıştı ve bebeğini düşürmesine sebep oldu, onların hakkını hiç tanımadı, hani Ehlibeytti Resulullahın kuranla beraber ardında bıraktığı.? Allah bir kavmi helak edecekse önce aklını alır ve onlarda böylece saçma sapan düşünüp konuşurlar)))parantez kapatalım)))))

Yani Ömer, Bu adam’ın (peygamberin) dediklerini yapmayın işimiz sonsuza dek bozulur anlamında tepki verdi. Tartışmalar çıktı, biri verelim yazsın derken, bazıları hayır vermeyelim bu adam sayıklıyor dediler, buna çık kızan Resululah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum hepsini yanından kovdu.

Her müslümanın ibret alması gereken bir olaydır. Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum: Size benden sonra yolunuzdan sapmamanız için bir vasiyet yazayım diyor, malum zat ve avanesi ise kağıt kalem vermeyi, bu adam (peygamber) haşa haşa sayıklıyor diye engelliyor. ( “Bu adam” lafzını, kendi aleyhine olan bazı şeylerin belgelenmesi korkusu içinde olan bir insanın ağzından çıkarken hayal edin. Anlayacaksınız)

Peki insanların yoldan sapmaması kimin hoşuna gitmez? Bu cevap verilmesi gereken bir sorudur.

Bir kişi, İnsanların yoldan sapmamasını neden engellemek ister?

Malum zatın hayranları onu korumak ve savunmak için diyorlarki, “Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum hastaydı, hastalığı ağırlaşmıştı, bu yüzden ömer ona daha fazla eziyet edilmemesi için bunu engelledi. Acaba öyle mi? Vuku bulan olaya bakalım, birisi kalkıp Resulullahtan sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum bir şey istemiş değildi ki eziyet edilmiş olsun, Resulullahın sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum kendisi Risaletinin bir parçası olarak bir vasiyette bulunmak istemiş ki Ümmeti yolundan sapıp şeytanın yoluna girmesin diye, şüphesizki bu tebliğ de Allahtandır, bu durumda Ömer hangi akla hizmet Resulullahı sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum, sözde hem Allahtan hem de kendisinden daha fazla düşünerek onun eziyet çekmesini engellemeye kalkmıştır?

Bu olayın gerçek yüzü ise; Gizli teşkilatın planlarını suya düşürecek olası bir vasiyetin yazılmasını engellemekti. Ömer bu davranışıyla bir kez daha Allahın emrinin tecellisini engellemeye çalışmıştır. Ömer yapacağını yaptı, hakkettiğini hakketti, gideceği yere vardı, ya onu savunanlara ne demeli? Allahın ve Resulunun emir ve nehiylerine düşman olan birine velayet edilir mi? Bu şahıs yüzünden ameller heba edilir mi?

Bakalım Mucadele suresi 22. ayet ne buyuruyor:

Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavim bulamazsın ki, Allah'a ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) kalplerine imanı yazmış ve onları Kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orda süresiz olarak kalacaklardır. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Allah'ın fırkası olanlar, felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir.
Sonuçta; Emellerini gerçekleştirmek için, Usame ordusu hareket edip onlarda orduyla beraber hareket etmek zorunda kalmamak için peygamberin dünyadan gidişini hızlandırmak gereği duydular ve peygamberi sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum ilaç veriyoruz bahanesiyle zehirleyerek şehid ettiler.

Aişe gün gelir Resulullah’ın sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum zehirlenerek şehit edildiği ortaya çıkar da benim yaptığımı anlarlar korkusuyla peygamberin sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum Yahudi kadının verdiği yemekteki zehirden etkilenerek şehit olduğu yalanını uydurdu, ilaç içinde verdiği zehirin de anlaşılmaması için de zatulcenb hastalığı bahanesini uydurdu. Ve böylece peygamber sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum Öbür Dünyaya intikal etti. İstedikleri oldu, istedikleri gibi hilafeti gaspettiler, hak ettikleri karar yerine vardılar.
Bize düşen onları aklamaya çalışarak, Allaha ve peygambere sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem gurban olduğum başkaldıran bu insanları veli edinerek onların amellerine ortak olup, amellerimizi onlar yüzünden heba etmek, cehennemi onlarla paylaşmak değil. Ve Allah onları tahrim suresinde kafirler olarak zikretmekte.

Hiç yorum yok: